Tunceli’de göçerlerin kurt ve ayı tehlikesi altında dönüş yolculuğu
4 mins read

Tunceli’de göçerlerin kurt ve ayı tehlikesi altında dönüş yolculuğu

AA

Tunceli’nin Ovacık ve Pülümür ilçelerinde yer alan 3 bin rakımlı yaylalar, her yıl Çemişgezek, Hozat ve Pertek’te yaşayan birçok göçer aileyi misafir ediyor.

Haziran ayında yaylalara çıkan göçerler, yaklaşık dört ay boyunca sürülerini zengin meralar ve temiz su kaynaklarıyla dolu dağlarda otlatıyor. Bu süreçte hayvanlarının sağlıklı bir şekilde kilo almasını sağlayan göçerler, günde iki kez sağdıkları koyunların sütünden tulum peyniri üretiyorlar.

Mevsimlerin değişmesi ve havaların soğumasıyla birlikte otlakların azalması, göçerleri köylerine dönüş yolculuğuna çıkmaya zorladı. Gruplar halinde yaylaları terk eden bu aileler, çobanların yardımıyla sürülerini dağlık ve ormanlık alanlardan geçirerek zorlu bir yolculuğa çıkıyor. Genellikle Ovacık kırsalında dinlenme molası veren göçerler, bu süreçte sürülerine saldırarak zarar veren bozayı ve kurt tehlikesiyle de karşılaşma riski taşıyor.

SÜRÜNÜN HAREKETİNİ BIZBENT KOYUNU İLE KONTROL EDİYORLAR

Kangal köpekleriyle sürülerini koruyan göçerler, gece uyuduklarında ise hareket halinde olan sürülerini izlemek için kendilerine iple bağladıkları “bızbent koyunu” kullanıyorlar.

Mesleklerinin tüm zorluklarıyla başa çıkan göçerler, 15-20 gün süren yolculuklarının ardından yaylalardan kış mevsimini geçirecekleri alanlara ulaşmayı başarıyor.

Göçerlerden Yunus Elitaş, yıllardır Pertek ilçesine bağlı Çukurca köyünde hayvancılıkla uğraştığını belirtiyor. Yarı göçebe bir yaşam sürdüğünü ifade eden Elitaş, koyunlarından daha iyi verim elde etmek için dağları ve taşları aştığını dile getiriyor.

Kış aylarını köyünde geçirdiğini anlatan Elitaş, şöyle devam ediyor:

Hayvanlarımız ocak ve şubat aylarında kuzulamaya başlıyor. Bu dönemde koyunlarımızı arpa ve samanla besliyoruz. Mayıs ve haziran aylarında kuzuları sattıktan sonra sağım işlemlerini yapıyoruz. Haziranın ilk haftasından itibaren arabalarla Pülümür ya da Erzurum yaylalarına çıkıyoruz; bazıları ise Sivas’a yöneliyor. Yaylalarda hayvanlarımızı otlatıyor ve süt elde ediyoruz. Ürettiğimiz peyniri de anlaştığımız tüccarlara satıyoruz.

YAĞIŞLI HAVADA KEÇENİN İÇİNE SIĞINIYORLAR

Elitaş, köyüne dönmek üzere Pülümür’den yola çıkarak Ovacık’ta kısa bir mola verdiğini ve Pertek’e ulaşmak için hala önünde kilometrelerce yol olduğunu belirtti. Soğuyan havalarla birlikte sürekli yer değiştirmek zorunda kaldıklarını ifade eden Elitaş,

Yolculuğumuz oldukça meşakkatli. Bir yanda sürülerimizi tehdit eden ayı ve kurtlar, diğer yanda ise bizi zorlayan yağışlı havalar var. Yağmur yağdığında keçelerimizin altına sığınıyoruz, çünkü yanımızda barınacak bir çadırımız yok. Yiyecek ve içeceklerimizi eşeklerle taşıyoruz. Yaklaşık yirmi günlük bu zorlu yolculuğun sonunda köyümüze varıyoruz

dedi.

Pertek’in Çukurca köyüne kadar gitmem gerekiyor. Oldukça zor bir hayatımız var. Tüm eşyalarımızı birkaç eşeğe yükleyip, yanımızda da 4-5 köpekle birlikte yol alıyoruz. Dağları, vadileri ve ırmakları aşıyoruz

ifadelerini kullandı.

Atalarından kalan mesleği yaşatmaya çalışan Evliya Koçaslan ise bu zor şartlara rağmen hayvancılığın kendine has güzellikleri olduğunu vurguladı.

Genelde ekim ayında yaylalardan köylere doğru dönüş başlıyor. Ancak bu süreç de kendi zorluklarını beraberinde getiriyor. Yollarda kurtlar ve bozayılar sürülere saldırıyor ya da koyunlar dağılıp kayboluyor. Biz de bu durumu önlemek için sürülerimizi gündüz dinlendirip, araç trafiğinin sakin olduğu gece saatlerinde yürütmeye çalışıyoruz

diye konuştu.